20. Yüzyıl Başında Rusya’nın Osmanlı Politikası (1903-1917)1903-1917
Osmanlı Devleti ile Rusya’nın ortak tarihine bakıldığında Rusya’nın Boğazlar üzerinde hâkimiyet kurma mücadelesinden dolayı bunun büyük bir bölümünde rekabetçi ilişkilerin egemen olduğunu görebiliriz. Çünkü Çarlık Rusya’sı Boğazlardan geçerek sıcak denizlere inmeyi ve ülkesini denizlere hakim bir ülke konumuna getirmeyi tarihi bir misyon olarak görüyordu. 20. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti ile ilgili politikalarında bağımsız bir güç olarak hareket edemeyeceğinin farkına varan Rusya sürekli müttefik arayışı içerisinde olmuştu. Bu dönemde Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğu’nda yürüttüğü bütün politikalar onun Boğazlar politikasının birer parçalarıydı denilebilir. Diğer yandan Boğazlar üzerindeki tasarıları hep engellerle karşılaşıyordu. Bunları bertaraf etmek için Rusya bölgede meydana gelen krizlerin yarattığı fırsatlardan faydalanarak amaçlarına ulaşmayı denemişti. Fakat Boğazları işgal etmek için gerekli olanaklara sahip olmadığından bölgede statükonun korunması politikasını izleyecekti. Böylece Rusya’nın temel amacı Osmanlı Devleti’nin dağılmasını ve Boğazların kontrolünün üçüncü bir devletin eline geçmesini önlemek olmuştu. Bu nedenle Rusya Balkanlar’da Slavların Doğu Anadolu’da ise Ermenilerin durumunun düzeltilmesi için ıslahat yapılması talebinde bulunacaktı. Fakat bunu yaparken ne Slavların ne de Ermenilerin bağımsızlıklarını arzulamıyordu. Rusya’nın kendi nüfuz bölgelerindeki devrimci faaliyetleri korkusu Slav ve Ermeni devrimci hareketlerine karşı olumsuz tavır sergilemesine neden olmuştu. Bunun için hem Balkanlarda hem de Doğu Anadolu’da kendi denetiminde tampon devletler yaratmak istiyordu. Görüldüğü üzere Rusya’nın hem Balkan hem de Doğu Anadolu politikası kendi içerisinde tutarsızdı. Balkanlarda Rusya, Boğazlar ile ilgili çıkarlarına yardımcı olacak biçimde Slavları desteklemişti. Bu konuda Rusya’nın en büyük silahı ise Panslavizm ideali olmuştu. Fakat Balkan Savaşları’ndan önce kurduğu Balkan İttifakı kısa sürede Rusya’nın kontrolünden çıkmıştı. Birinci Dünya Savaşı’nda ise Rusya Bulgaristan’ın Mihver Devletleri’ne katılmasına engel olamamıştı. Bütün bunlar Rusya’nın Balkan politikasının iflasını da beraberinde getirecekti. Diğer yandan Boğazları diplomasi yoluyla açma çabaları da sonuçsuz kalmıştı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya’da meydana gelen devrim ve bunun sonucunda imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması ise Rus-Türk ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. Sovyet Rusya yönetimi "barış dekreti" ve "ilhaksız tazminatsız" barış çağrısı yaparak Çarlık yönetiminin dış politika stratejilerinden vazgeçecekti.
- Açıklama
Osmanlı Devleti ile Rusya’nın ortak tarihine bakıldığında Rusya’nın Boğazlar üzerinde hâkimiyet kurma mücadelesinden dolayı bunun büyük bir bölümünde rekabetçi ilişkilerin egemen olduğunu görebiliriz. Çünkü Çarlık Rusya’sı Boğazlardan geçerek sıcak denizlere inmeyi ve ülkesini denizlere hakim bir ülke konumuna getirmeyi tarihi bir misyon olarak görüyordu. 20. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti ile ilgili politikalarında bağımsız bir güç olarak hareket edemeyeceğinin farkına varan Rusya sürekli müttefik arayışı içerisinde olmuştu. Bu dönemde Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğu’nda yürüttüğü bütün politikalar onun Boğazlar politikasının birer parçalarıydı denilebilir. Diğer yandan Boğazlar üzerindeki tasarıları hep engellerle karşılaşıyordu. Bunları bertaraf etmek için Rusya bölgede meydana gelen krizlerin yarattığı fırsatlardan faydalanarak amaçlarına ulaşmayı denemişti. Fakat Boğazları işgal etmek için gerekli olanaklara sahip olmadığından bölgede statükonun korunması politikasını izleyecekti. Böylece Rusya’nın temel amacı Osmanlı Devleti’nin dağılmasını ve Boğazların kontrolünün üçüncü bir devletin eline geçmesini önlemek olmuştu. Bu nedenle Rusya Balkanlar’da Slavların Doğu Anadolu’da ise Ermenilerin durumunun düzeltilmesi için ıslahat yapılması talebinde bulunacaktı. Fakat bunu yaparken ne Slavların ne de Ermenilerin bağımsızlıklarını arzulamıyordu. Rusya’nın kendi nüfuz bölgelerindeki devrimci faaliyetleri korkusu Slav ve Ermeni devrimci hareketlerine karşı olumsuz tavır sergilemesine neden olmuştu. Bunun için hem Balkanlarda hem de Doğu Anadolu’da kendi denetiminde tampon devletler yaratmak istiyordu. Görüldüğü üzere Rusya’nın hem Balkan hem de Doğu Anadolu politikası kendi içerisinde tutarsızdı. Balkanlarda Rusya, Boğazlar ile ilgili çıkarlarına yardımcı olacak biçimde Slavları desteklemişti. Bu konuda Rusya’nın en büyük silahı ise Panslavizm ideali olmuştu. Fakat Balkan Savaşları’ndan önce kurduğu Balkan İttifakı kısa sürede Rusya’nın kontrolünden çıkmıştı. Birinci Dünya Savaşı’nda ise Rusya Bulgaristan’ın Mihver Devletleri’ne katılmasına engel olamamıştı. Bütün bunlar Rusya’nın Balkan politikasının iflasını da beraberinde getirecekti. Diğer yandan Boğazları diplomasi yoluyla açma çabaları da sonuçsuz kalmıştı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya’da meydana gelen devrim ve bunun sonucunda imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması ise Rus-Türk ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. Sovyet Rusya yönetimi "barış dekreti" ve "ilhaksız tazminatsız" barış çağrısı yaparak Çarlık yönetiminin dış politika stratejilerinden vazgeçecekti.
Format:Kitap
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim15,4015,4028,0116,0235,4416,3262,7716,6391,8816,94Finansbank KartlarıTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim15,4015,4028,0116,0235,4416,3262,7716,6391,8816,94Bonus KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim15,4015,4028,0116,0235,4416,3262,7716,6391,8816,94Paraf KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim15,4015,4028,0116,0235,4416,3262,7716,6391,8816,94Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim15,4015,4028,0116,0235,4416,3262,7716,6391,8816,94World KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim15,4015,4028,0116,0235,4416,3262,7716,6391,8816,94Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim15,4015,402--3--6--9--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yayınevinin Diğer Kitapları