Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
23 Mesele - Halkkitabevi

23 Mesele

Stok Kodu
9789756062333
Boyut
14x21
Sayfa Sayısı
158
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2017
Resimleyen
3a0a1e8fcad84911b3470c7cc10b5923
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
75,00TL
%23 İNDİRİM
57,75TL
Taksitli fiyat : 9 x 7,06TL
Stokta var
9789756062333
648567
23 Mesele
23 Mesele
57.75

Fatiha suresinde Allah'ı Rahman ve Rahim olarak bilen, Din gününe iman eden, yalnız O'na kulluk eden ve yalnız O'ndan yardım dileyen bu müslümanlar zaten dosdoğru bir yoldadır. Rabbimiz dosdoğru bir yolda olan bu müslümanlara "Bizi dosdoğru yola ilet" duasını tavsiye etmesinin gereği ve hikmeti ise bizlere doğru yolun ve müslümanlığın bir süreç olduğunu beyan etmesi içindir. Doğru yol ve müslümanlık, bizler için son nefesimize kadar devam edecek ve devam etmesi gereken bir süreçtir. Bu sürecin Allah'a ve ahiret gününe imanla başlayan ilk aşamasından, tağutu inkar etmekle devam eden ve alemlerin Rabbi olan Allah'ı hayatın en küçük detayında dahi birleyen noktalarına kadar uzanan ve "Ya Rabbi bilerek şirk koşmaktan Sana sığınırım, bilmediklerimi bağışla" buyuran Resulullah (s.a.v.)'in bile güç yetiremeyeceği üst aşamaları vardır.

Bizler bu sürecin içinde yaşıyor ve son nefesimize kadar tekrar edeceğimiz "Bizi dosdoğru yola ilet" duasıyla her gün yeni bir üst aşamaya gelme gayretinde bulunuyoruz. İşte bizler bu aşamaları yaşarken dikkat etmemiz gereken husus, doğru yolun ilk aşamaları yaşayan kardeşlerimizin müslümanlığını, bulunduğumuz aşamaya göre tanımlamamak ve bulunduğumuz aşamaya göre yargılamamaktır. Soruyoruz sizlere Resulullah (s.a.v.) kendi müslümanlığına göre bizim müslümanlığımızı tanımlayıp-yargılasaydı, aramızda kaç kişi ayakta kalabilirdi?

Bildikleri tevhidi gerçekliklerden hareketle herkesi yargılayabilen kardeşlerimiz, henüz bu gerçeklikleri bilmeyen ancak gelebildikleri noktadan görebildikleri İslam'ı anlayabildikleri kadar yaşayan insanların Rabbimiz nezdinde müslümanlardan olabileceği gerçekliğini gözardı etmeyeceklerdir. Çünkü İslami mükellefiyetlerimiz tebliğe muhtaç ve tebliğe muhtaç olmayan mükellefiyetler olmak üzere ikiye ayrılır. Tebliğe muhtaç mükellefiyetler konusunda henüz tebliğle karşılaşmamış veya bu tebliği henüz anlamamış kimseleri Rabbimiz o konularda mükellef tutmayacağı gibi, bizlerin de o insanları yerine getiremedikleri o mükellefiyetlere göre yargılamamamız gerekir.

Kapat