Am’Erika

Birçok insanın büyülü rüyası olan New York şehrinin ışıkları gözden kayboluncaya dek hıçkırıklara boğularak ağladı Erika. Gözyaşlarıyla ardında bıraktığı, bir tek büyülü New York değildi. Sevdası, aşkı, canı, yüreği, her şeyiydi. Canı çok yanıyordu. Kalbi çok acıyordu. İçerisinde Dara Barzan’ı taşıdığı yaralı, kırık, mosmor yüreği paramparçaydı. Âşıkıyla geçirdiği dokuz ayını bir film gibi başa sararak düşündü. Tanıştığı andan ayrıldığı o ana kadar tüm yaşadıklarını hatırladıkça hıçkırıkları daha da arttı. Çok âşıktı Dara Barzan’a. Onsuzluğu düşünemiyordu. Boğulacak gibi hissediyordu. Neden böyle olmuştu sanki? Niçin?
Onu çok seviyordu. Onsuzluğa nasıl dayanacaktı? Onsuzlukla başlayan o anlardan itibaren kim bilir onu neler bekliyordu? Âşıkına kıyamayıp, ondan şikâyetçi olmasa da mahkemesi kamu davası olarak sürecekti. Aşkı, âşıkı, “kocam” diye koynunda sabahladığı, canı gibi sevdiği sevgilisi şimdi demir parmaklıklar ardındaydı. O ise ondan kilometrelerce uzağa, bir bilinmezliğe doğru yola çıkmıştı. Hüznü, asfalttı… Duyguları, otobüs… Duyguları, hüznünün üstünde hızla uzaklara yol alıyordu… Çok uzaklara hem de...
Ukrayna’da yetişmiş, “Erika Azadi” adlı Ürdünlü ünlü oyuncunun, Amerikan vatandaşı olabilmek uğruna yaşadığı ve yaşattığı biçimsizliklerin kurgulandığı bir roman.
Erika gibi kadınlar gerçekten ve hayatlarını başkaları değil, asıl kendileri mahvediyorlardı. Kendi kendilerinin katiliydiler! Penelope, bunu düşünerek tüm Erikalara hem kızdı hem de üzüldü.
- Açıklama
Birçok insanın büyülü rüyası olan New York şehrinin ışıkları gözden kayboluncaya dek hıçkırıklara boğularak ağladı Erika. Gözyaşlarıyla ardında bıraktığı, bir tek büyülü New York değildi. Sevdası, aşkı, canı, yüreği, her şeyiydi. Canı çok yanıyordu. Kalbi çok acıyordu. İçerisinde Dara Barzan’ı taşıdığı yaralı, kırık, mosmor yüreği paramparçaydı. Âşıkıyla geçirdiği dokuz ayını bir film gibi başa sararak düşündü. Tanıştığı andan ayrıldığı o ana kadar tüm yaşadıklarını hatırladıkça hıçkırıkları daha da arttı. Çok âşıktı Dara Barzan’a. Onsuzluğu düşünemiyordu. Boğulacak gibi hissediyordu. Neden böyle olmuştu sanki? Niçin?
Onu çok seviyordu. Onsuzluğa nasıl dayanacaktı? Onsuzlukla başlayan o anlardan itibaren kim bilir onu neler bekliyordu? Âşıkına kıyamayıp, ondan şikâyetçi olmasa da mahkemesi kamu davası olarak sürecekti. Aşkı, âşıkı, “kocam” diye koynunda sabahladığı, canı gibi sevdiği sevgilisi şimdi demir parmaklıklar ardındaydı. O ise ondan kilometrelerce uzağa, bir bilinmezliğe doğru yola çıkmıştı. Hüznü, asfalttı… Duyguları, otobüs… Duyguları, hüznünün üstünde hızla uzaklara yol alıyordu… Çok uzaklara hem de...
Ukrayna’da yetişmiş, “Erika Azadi” adlı Ürdünlü ünlü oyuncunun, Amerikan vatandaşı olabilmek uğruna yaşadığı ve yaşattığı biçimsizliklerin kurgulandığı bir roman.Erika gibi kadınlar gerçekten ve hayatlarını başkaları değil, asıl kendileri mahvediyorlardı. Kendi kendilerinin katiliydiler! Penelope, bunu düşünerek tüm Erikalara hem kızdı hem de üzüldü.
- Taksit Seçenekleri
- Yorumlar
- Yayınevinin Diğer Kitapları
- Yazarın Diğer Kitapları