Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
Bilim Sosyolojisi İncelemeleri - Halkkitabevi

Bilim Sosyolojisi İncelemeleriTemel Yaklaşımlar, Kavramlar ve Tartışmalar

Stok Kodu
9789758717637
Boyut
17x24
Sayfa Sayısı
564
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
2
Basım Tarihi
2016-11
Çeviren
Vefa Saygın Öğütle
Resimleyen
017fed06df314c549bfd74d674d68223
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
450,00TL
%18 İNDİRİM
369,00TL
Taksitli fiyat : 9 x 45,10TL
Stokta var
9789758717637
511143
Bilim Sosyolojisi İncelemeleri
Bilim Sosyolojisi İncelemeleri Temel Yaklaşımlar, Kavramlar ve Tartışmalar
369.00

Genel olarak bilim sosyolojisi literatüründe üç gelenekten söz edilebilir. İlki; bilimsel doğruluk ve geçerlik kriterlerinin hiçbir tarihsel-sosyal kökene bağlanamayacağını savunan; ve dolayısıyla, bilim topluluğunun ‘kendine has' normlara sahip, ‘özgür' birey araştırmacılardan oluşan ‘özel türden' bir topluluk olduğunu iddia eden pozitivist bilim sosyolojisi yaklaşımlarıdır. Bunun tam karşısında, bilim topluluğunun ve bilimsel eğitimin katı hiyerarşik yapısına, bilimsel bilginin konvansiyonel karakterine odaklanarak bilim topluluğunu egzotik bir kabileye çeviren konvansiyonalist / rölativist gelenekler yer alır.

Rölativist geleneğin ülkemizdeki temsilcileri açısından ise, pozitivizm eleştirisi temelinde yorumcu ve post-pozitivist anlayışlarla temasa geçme ve empirik araştırmaya dönük bir önyargıya teslim olma durumu sözkonusudur. Ülkemizdeki rölativistler, sosyolojik pozitivizmle özdeşleştirdikleri saha araştırmasına karşı öğrenilmiş bir küçümsemeyi yaratarak ve yayarak, “felsefe yapma” kaygısına düşmüş ve kendilerini bir tür sosyal felsefeci olarak konumlandırmışlardır.
Oysa ki Batı'da deneyimlenen, normatif bir perspektife ve daha genel toplumsal-felsefî ilgilere doğru çifte hareket, Türkiye gerçekleriyle uygun bir biçimde değerlendirildiği noktada, verimli imkânlar sunar. Zira bu yönelim, alandaki sorunların kaynağı olduğunu gördüğümüz dar-politik güzergâhlardan bizleri kurtararak, akademinin gerçek anlamıyla politik bir biçimde, yani salt söylemsel düzlemde değil ama aynı zamanda diğer sosyal kurum ve yapılarla, diğer sosyal sömürü ve tahakküm mekanizmalarıyla ilişkisi içersinde, kurumsal ve yapısal olarak analiz edilebilmesini sağlayacaktır. Böylesi bir yaklaşım, self-refleksif bilinci tüm bilim sahalarına yaymaya yönelik adımlara yol açtığı noktada, yerlerde tekmelenen bilim tabelalarının yerli yerine asılmasını sağlayacak ve ülke gerçeğinde önemli roller oynama potansiyeline sahip özgürleşimci bir bilim pratiğini mümkün kılacaktır.

Kapat