Dağlar Gibi Dik Dur Sular Gibi Ak_{Stres ve Maneviyat Üzerine Düşünceler}

“Stres çağındayız. Alametleri her yerde, bakışlarda ve konuşmalarda: Özellikle gazete manşetlerinde ve yedi gün yirmi dört saat televizyon haberlerinde. Üstesinden gelmek için elimizden gelen gayreti göstermemize rağmen stres fırtınası dinecek gibi görünmüyor…”

Yıllar önce ‘çağın hastalığı’ olarak hayatlarımıza girip yerleşen ve popülerliğini hâlâ korumakta olan bir kavram stres. Hele de şehirli insan için günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası, pek çok fiziksel rahatsızlığın da baş aktörü. Stres yönetimi alanında, zihin-beden-ruh şifası konularında dünyaca tanınmış bir uzman olan Dr. Brian Luke Seaward’a göre stres, bütün o yıkıcı etkilerine rağmen ruhsal gelişimimiz açısından bir fırsata da dönüştürülebilir. Ancak bunun için stresin coşkun sularından maneviyatımızın sağlam kayalıklarına uzanan yolculuk boyunca zihnin, bedenin ve ruhun bir uyum içinde olması gerekiyor. Dr. Seaward’un stresle maneviyat arasındaki bağlantı üzerine yaptığı kapsamlı araştırması, ruhunuza katacağı dinginlik ve ahenkle birlikte kendinizle, hayattaki amacınızla ve çevrenizi kuşatan doğayla bağınızı güçlendirmenizi sağlayacak: Dağlar gibi sağlam durup sular gibi akmanız için…

“Ezoterik ilimlerden, bilimler ve klinik uygulamalara, geniş bir yelpazede bilgi sahibi olan Luke Seaward okuyucularını şaşırtıcı bir kişisel keşif ve kişisel gelişim yolculuğuna çıkarıyor. İlham verici, pratik, sade; tutku, sevgi, mizah dolu, hoş örneklerle bezenmiş bu harika kitap günlük yaşamlarımızda bir yandan dağ gibi sağlam dururken bir yandan esnek ve özgür kalmayı öğretiyor. Okuyucuyu maneviyat yoluna davet eden Dağlar Gibi Dik Dur Sular Gibi Ak adlı bu kitap stresi maneviyata dönüştürme potansiyeline sahip.”

- Dr. Patricia Norris

“Kalpten kopup gelen bir maneviyat kılavuzu arıyorsanız bu eser tam size göre. Brian Luke Seaward’un fikirleri ve hikâyeleri eski ve yeni ilimlerin bağrından çıkmış. Tamamı sevgi dolu, bizleri kendi gerçeklerimizin peşine düşmeye davet eden fikirler ve hikâyeler…”

- Susan Skog