Edepsizlik, Anarşi ve Gerçeklik
Platon’dan beri felsefe, hakikati gerçeklik yerine kavramlarda aramayı seçmiş; kavramlar dünyasının o tasarlanmış cazibesi karşısında, dünyevi olan daima yetersiz görülmüştür. Sonuç: kendi bedeninden, duygularından kaçmaya, arınmaya çalışan ve durmaksızın kavramların saf, renksiz, kokusuz, ideal güzelliğine erişmek için didinen modern insandır. Sartwell, Edepsizlik, Anarşi ve Gerçeklik’te felsefenin soyut, steril dünyasından, acıları ve kötülükleriyle hayatın çıplak gerçekliğine açıldığımızda nelerin olacağını gösteriyor bize. Alışık olmadığımız kişisel bir dille şenlik ve aşka; elbette nefret ve ölüme, kısaca hayata çağırıyor bizi, hem de üniversite kürsüsünden, felsefesinin sayfaları arasıdan...
Sartwell tezleri Nietzsche, Havel, Heidegger ve Bataille’ın görüşleriyle harmanlıyor; Amerikan yerlileri be Uzakdoğu’nun geleneklerine kulak veriyor. Ona göre, tüm ahlaki değerler olması gerekeni anlatır; olanın eksik var olduğunu söyler, gerçekliği inkar eder. İhlal ise yaşamaya "evet" demektir. Çünkü yaşadığımızı günahlarımızla, suçlarımızla, korkularımızla, acılarımızla anlarız. Dünya erdem ve güzellik kadar sidik, bok ve nefretle birlikte vardır. Aşk kadar nefret de hayatın gerçeğidir; olduğu gibi olumlanmaya ve sonuna kadar yaşanmaya layıktır. Sertwell edepsizliği savunuyor. Ona göre, her edepsiz söz ya da fiil bedeni çağrıştır. Oysa uygarlık adına beden men edilmiş, bastırılmıştır; doğal kokuları parfümlere boğulmuş, faaliyeti kapalı odalara haspsedilmiştir. "Uygar insan" sınırlılığını inkar ederek, ölümünden, duygularından, kısacası kendinen utanan insana dönüşmüştür. Hayatımızı böylesine "kitleyen" araçlardan biri olan devlet ise hem yalan hem de yalancıdır. Gücün ve ölümün örgütlenmiş çetesidir.
Devletin yasa ve kurumları gırtlağımıza dayanmış postalları gizlemek için incelikle işlenmiş göz bağlarıdır. Artık post-totaliyer sistemlerde temel çatışma ezen/ezilen arasında değildir. Tek tek her insan hem ezen hem de ezilendir; kişi "sistemin hem kurbanı hem de payandası" olmuştur. İktidar tek tek herkesin içinden geçerek örülmüş, kişi kendisi tarafından ezilmeye başlamıştır... Sartwell kavramlara ve ciddiyete saldırdığı bu provokatif kitabında bizi edepsizliğe ve oyuna yani hayata çağırıyor... "Cehenneme Övgü’den ötesine geçmek isteyenlere...
- Açıklama
Platon’dan beri felsefe, hakikati gerçeklik yerine kavramlarda aramayı seçmiş; kavramlar dünyasının o tasarlanmış cazibesi karşısında, dünyevi olan daima yetersiz görülmüştür. Sonuç: kendi bedeninden, duygularından kaçmaya, arınmaya çalışan ve durmaksızın kavramların saf, renksiz, kokusuz, ideal güzelliğine erişmek için didinen modern insandır. Sartwell, Edepsizlik, Anarşi ve Gerçeklik’te felsefenin soyut, steril dünyasından, acıları ve kötülükleriyle hayatın çıplak gerçekliğine açıldığımızda nelerin olacağını gösteriyor bize. Alışık olmadığımız kişisel bir dille şenlik ve aşka; elbette nefret ve ölüme, kısaca hayata çağırıyor bizi, hem de üniversite kürsüsünden, felsefesinin sayfaları arasıdan...
Sartwell tezleri Nietzsche, Havel, Heidegger ve Bataille’ın görüşleriyle harmanlıyor; Amerikan yerlileri be Uzakdoğu’nun geleneklerine kulak veriyor. Ona göre, tüm ahlaki değerler olması gerekeni anlatır; olanın eksik var olduğunu söyler, gerçekliği inkar eder. İhlal ise yaşamaya "evet" demektir. Çünkü yaşadığımızı günahlarımızla, suçlarımızla, korkularımızla, acılarımızla anlarız. Dünya erdem ve güzellik kadar sidik, bok ve nefretle birlikte vardır. Aşk kadar nefret de hayatın gerçeğidir; olduğu gibi olumlanmaya ve sonuna kadar yaşanmaya layıktır. Sertwell edepsizliği savunuyor. Ona göre, her edepsiz söz ya da fiil bedeni çağrıştır. Oysa uygarlık adına beden men edilmiş, bastırılmıştır; doğal kokuları parfümlere boğulmuş, faaliyeti kapalı odalara haspsedilmiştir. "Uygar insan" sınırlılığını inkar ederek, ölümünden, duygularından, kısacası kendinen utanan insana dönüşmüştür. Hayatımızı böylesine "kitleyen" araçlardan biri olan devlet ise hem yalan hem de yalancıdır. Gücün ve ölümün örgütlenmiş çetesidir.
Devletin yasa ve kurumları gırtlağımıza dayanmış postalları gizlemek için incelikle işlenmiş göz bağlarıdır. Artık post-totaliyer sistemlerde temel çatışma ezen/ezilen arasında değildir. Tek tek her insan hem ezen hem de ezilendir; kişi "sistemin hem kurbanı hem de payandası" olmuştur. İktidar tek tek herkesin içinden geçerek örülmüş, kişi kendisi tarafından ezilmeye başlamıştır... Sartwell kavramlara ve ciddiyete saldırdığı bu provokatif kitabında bizi edepsizliğe ve oyuna yani hayata çağırıyor... "Cehenneme Övgü’den ötesine geçmek isteyenlere...
Format:Kitap
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim110,88110,88257,66115,32339,18117,53619,96119,75913,55121,97Finansbank KartlarıTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim110,88110,88257,66115,32339,18117,53619,96119,75913,55121,97Bonus KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim110,88110,88257,66115,32339,18117,53619,96119,75913,55121,97Paraf KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim110,88110,88257,66115,32339,18117,53619,96119,75913,55121,97Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim110,88110,88257,66115,32339,18117,53619,96119,75913,55121,97World KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim110,88110,88257,66115,32339,18117,53619,96119,75913,55121,97Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim110,88110,882--3--6--9--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yayınevinin Diğer Kitapları
- Yazarın Diğer Kitapları