Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
Kemalistler Ülkesinde Cumhuriyet ve Diktatörlük Cilt: 2 TC’nin Hayatı

Kemalistler Ülkesinde Cumhuriyet ve Diktatörlük Cilt: 2 TC’nin Hayatı ve Eserleri

Stok Kodu
9789755532899
Boyut
14x20
Sayfa Sayısı
271
Baskı
1
Basım Tarihi
1998-01
Resimleyen
f424c245f31f4d1e88531e7f9120f3f5
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
9789755532899
714784
Kemalistler Ülkesinde Cumhuriyet ve Diktatörlük Cilt: 2 TC’nin Hayatı ve Eserleri
Kemalistler Ülkesinde Cumhuriyet ve Diktatörlük Cilt: 2 TC’nin Hayatı ve Eserleri
9.11

Kemalistler Ülkesine Cumhuriyet ve Diktatörlük: TC'nin hayatı ve eserlerinin ilk 27 yılını kapsıyor. Esasen o yıllarda olup bitenleri yeniden yazmıyorum; bugünün Kürt meselesi. Şeriatçılık ve Özelleştirme gibi gerçekleri ışığında o tarihi yeniden okuyorum. Birinci kitapta TC'nin hayatı ya da tarihin hikayesi var. Bu hikaye, elbette olgulardan oluşuyor ve 42 soru sorduruyor. İkinci kitapta ise bu hikayeyi teorik olarak tartışıyor ya da TC'ni Laiklik, millliyetçilik, devletçilik, demokrasi ve bağımsızlık...

29 Ekim 1923, Cumhuriyetin ilan edildiği tarihtir. 10 Temmuz 1996. Refah Partisi'nin iktidara geldiği tarih. Her ikisi de, tarihe bir meydan okumadır. 1945'lerde TC tarihinin ilk rejim krizi yaşanmış, tek parti yönetiminden çok parti yönetimine geçilmişti. 1995'lerde TC tarihinin ikinci rejim krizi yaşanıyor; parlamenter rejimden başkanlık rejimine geçilip geçilmeyeceği tartışılıyor. 1996 yılında tarikat şeyhleri Başbakanlık Konut'unda resmi davetli olarak ağırlanmışlardı. Oysa 1925 yılında TC tarihinin ilk büyük Kürt isyanı patlak vermişti. Günümüzde TC ile PKK arasında bir savaş devam ediyor. 1930'lu yıllarda Devletçilik politikasını eleştirmek yasaktı. 1990'lı yıllarda aynı devletin resmi politikası Özelleştirme ! 1923 yılında, sonradan Koç soyadını alacak olan Vehbi Efendi bir bakkal dükkanı sahibiydi: 1997 Türkiyesi'nde artık yaşamıyor ama, bir hipermarkette satılan herşeyi üreten bir holding bıraktı.

İşte bu kitaplarda konulara ve diğer konulara dair, başka bir üslupta "yazılmış" bir "hikaye" ve başka bir açıdan "okunmuş" bir "tarih" var. Zira herkesin kendi tarihi var. Herkes tarihi kendi durduğu yerden, kendi geldiği yeri görerek, gitmek istediği yere bakarak yazar. Ama ben bu kitaplarda sadece görebildiklerimi (mesela 1927'de İstanbul'da 10 kadar işçinin katledilişini) yazmakla kalmadım, bana gösterilenleri de yazdım; ve bunları gitmek istediğim yere (özgürlük ve dayanışma ülkesine) bakarak yazmaya çalıştım...

Kapat