Lila, Lila

David, Marie'yi sevmektedir. Ama Marie umutsuzca etrafında dolanan bu garson çocukla pek ilgilenmez. O günlerde David bir şey keşfeder. Eski bir komodinin çekmecesinde bir romanın elyazmalarını bulur. Görünüşe göre roman ellili yıllardan kalmadır ve 21. Yüzyılın postmodern dünyasında hissedilemeyecek kadar saf ve derindir. Romanı David'in yazdığını zanneden Marie adeta büyülenmiştir. Elyazmalarını David'e haber vermeden bir yayınevine gönderir. Roman bir anda çok satanlar listelerine girerken Marie de David'in sevgilisi olur. David ona gerçeği söylemek için can atar. Ama "aşkları küçük bir yalan üzerine kurulmuştur ve bu yalan ortadan kaldırılırsa aşkları da temelini kaybedecektir." Oysa David her ne pahasına olursa olsun aşkından vazgeçemez. Bu küçük yalanın yarattığı çığ büyüdükçe büyür, ta ki önünde durulmaz hale gelinceye dek.

"Aşk, ihanet ve ölüm"; ortalığı kasıp kavuran roman bunları anlatır ve David'in hayatını aklının ucundan geçmeyecek bir şekilde etkiler, hattâ belirler.

"Martin Suter, her zaman yaptığı gibi, bu harika yazılmış romanı Lila, Lila'da da bir kimlik kaybını ele almış. Okuru ilk sayfadan itibaren sımsıkı yakalıyor. Mutlaka okuyun!" Brigitte Dergisi
Bir aşk hikâyesi ve kitap sektörü hakkında derin bir hiciv; muhteşem." Focus Dergisi