Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
Okçular Tepesi (Ciltli) - Halkkitabevi

Okçular Tepesi (Ciltli)15 Temmuz Kahramanlarının Hikayeleri

Stok Kodu
9786053497363
Boyut
17x22
Sayfa Sayısı
280
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2016-10
Resimleyen
b307647f12e64780958dbfe27ecc9334
Kapak Türü
Ciltli
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
300,00TL
%13 İNDİRİM
261,00TL
Taksitli fiyat : 9 x 31,90TL
Stokta var
9786053497363
523454
Okçular Tepesi (Ciltli)
Okçular Tepesi (Ciltli) 15 Temmuz Kahramanlarının Hikayeleri
261.00

Yakın tarihinde çok sayıda darbeye şahitlik etmiş Türk milleti için 15 Temmuz önemli bir milat. Zira halk ilk defa iradesine ipotek koymak üzere sokaklara inen darbecilere bir direniş destanıyla karşı durdu. Ordusunu, askerini, tankını, tüfeğini hatta savaş uçaklarını gasp eden darbecileri çıplak elle ve tekbirlerle durduran Türk milleti ikinci Milli Mücadele'nin de fitilini ateşledi.

Ankara ve İstanbul'da 240 vatandaşın şehit olduğu, 2195 kişinin de yaralandığı darbe girişimi geride ibret dolu hikâyeler bıraktı. Toplumsal kutuplaşmadan, ayrışmadan söz edilerek karşı karşıya getirilmeye çalışılan her kesimden, her dünya görüşü ve inançtan, siyasi düşünceden binlerce vatansever bayrak ve vatan için gözünü kırpmadan canını siper etti.

Okçular Tepesi 15 Temmuz Türk Milletinin Anıları, o gece Şehitler Köprüsü'nde, Çengelköy'de, Saraçhane'de, Atatürk Havalimanı'nda, Genelkurmay Başkanlığı'nda, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaşanan destansı mücadelenin satır başlarını bir araya getiriyor.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın şehit Erol Olçok için kaleme aldığı yazının da yer aldığı Okçular Tepesi'nde Yıldız Ramazanoğlu, Ayşe Sevim, Turgay Bakırtaş, Suavi Kemal Yazgıç, Hüseyin Akın, Eda Tezcan, Doğukan İşler ve Çiğdem Tavkul gibi isimler de 15 Temmuz akşamı tarihe geçen yaşanmışlıkları hikâye etti.

“Ama benim beklediklerim gelmedi. Köprüye doğru yürümeye başladım. Bu sefer beni kimse durdurmadı. Çünkü artık korkunç sesler yoktu. Babamı getireceğini söyleyen Rıfat ağabeyi gördüm. ‘Rıfat ağabey benim, ben Oktay. Babam, babamı gördün mü?’ Sesin sahibini arayan bakışlarla etrafını süzdü. Beni görünce sağ kolunu açtı. Diğer kolu sargılıydı. ‘Gel bakalım Oktay.’ dedi. O haliyle beni kucağına aldı. Köprünün girişine doğru yürümeye başladı. Bana sabaha kadar köprüde yaşananlardan bahsetti. Biraz üzüntülü biraz güzel şeyler anlattı.”

Kapat