Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
Osmanlı’da Ayrılık Yanlısı Araplara Sesleniş - Halkkitabevi

Osmanlı’da Ayrılık Yanlısı Araplara Sesleniş

Stok Kodu
9786054194940
Boyut
14x21
Sayfa Sayısı
184
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2016-05
Çeviren
Meryem Solmaz
Resimleyen
8ed72961bb444b09ac6bf40fee6c7276
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
135,00TL
%13 İNDİRİM
117,45TL
Taksitli fiyat : 9 x 14,36TL
Stokta var
9786054194940
429500
Osmanlı’da Ayrılık Yanlısı Araplara Sesleniş
Osmanlı’da Ayrılık Yanlısı Araplara Sesleniş
117.45

On yedi yaşında ilk divanını neşretmiş olsa da, devrinin siyasî çalkantılarında aldığı vazifeler gereği, edebî kişiliği arka planda kalmış bir Osmanlı münevveri. İkinci Abdülhamid, Jön Türkler ve İttihat Terakki yönetimlerinde nahiye müdürü, kaymakam, Cebel-i Lübnan temsilcisi, Trablusgarb'in işgalinde mücahid, Kızılay heyetleri müfettişi, Havran mebusu, Birinci Kanal Harekâtında gönüllü Dürzi Birliğinin kumandanı: Şekib Arslan. “Emîrü'l-beyan” (söz ustası) olarak bilinir.

1911-12 yılları arasında el-Müeyyed'de yayımladığı makalelerde Osmanlı mefkûresine olan bağlılığıyla Batı emperyalizmine karşı tavrını ortaya koydu. Osmanlı kuvvetlerinin Trablusgarb'dan çekileceğini öğrendiğinde İstanbul'a giderek, hükümeti Kuzey Afrika'da savaşmaya ikna etmeye çalıştı. Ona göre, “Trablusgarb'ın çölleri savunulamazsa, Şam'ın bahçeleri de savunulamaz”dı.

Parçalanmış bir imparatorluğun Avrupa'ya yem olacağını, Arap ülkelerinin merkezlerinde Araplarla Türkler arasındaki bölünmenin garip ve gereksiz olduğunu; hilâfet sancağının müdafii Osmanlı mefkuresine sıkı sıkıya sarılmak gerektiğini; yabancı güçlerin, Türklerle Araplar arasında anlaşmazlık bulunduğu kanaatini yayarak bu yolla kendi çıkarlarına kapı araladıklarını; Osmanlı topraklarını ele geçirip kolonileştirmek istediklerini savundu. Yine o, Abdülhamid'in siyasetinin geçerliliğine, bu siyasette yapılacak değişikliklerinse ancak bozgunla sonuçlanacağına inanmaktaydı.

Şekip Arslan, merkezî yönetimin, adem-i merkeziyet (yerinden yönetim) anarşisinden daha iyi olduğunu savunmakla beraber, Âsitâne'nin (İstanbul), bazı ıslahat ve yenilikleri yapması gerektiğine de inanmaktaydı. O, Balkanlarda ve Kuzey Afrika'da devletin dış saldırılarla uğraşırken, özellikle Arap tebanın yaşadığı bölgelerde “Arapçılık” taraftarlarının özerklik perdesi arkasında yıkıcı-şiddetli muhalefete giriştiğini, yabancı konsoloslarla içli-dışlı oluşlarını, en küçük meselelerde yabancı gözlemci taleplerini, haksız gerekçelerle sözlü ve fiilî isyanlarını kınayarak, Osmanlıcılık fikri etrafında birleşmek gerektiği çağrısını sürdürdü.

Kapat