Simgeler Sözlüğü (Ciltli)
Simgelerin de bir "amacı" vardır: Zamanın tersine çevrilmezliğine "başkaldırmak" ve insanı, tanrıların mitsel kahramanların başlangıç zamanına "taşımak", geçmişi "yakalamak" geleceği "kurmak" gibi. Çoğunluk "sömürü düzeninde tüketilemeyen", ne olduğu kendi "sessizliğinde saklı" bulunan, yeri zamanı geldiğinde dışa vuracak olan "hiçliğin" kimliklendirilmiş biçimleri olarak çıkarlar karşımıza simgeler. Bir şeyin nasıl varlığa geldiğini nasıl beslenip büyütüldüğünü anlatan karmaşık birer "kültür gerçekliğidir"ler. Her şeyin insanla "konuşmasını" sağlayan "şifre alfabe" nin harfleridir bir bakıma ya da "hiçliğin çocuklar"; eyleme geçtiklerinde, yani güncellendiklerinde "yaşamın sertliğini alırlar" ve dünyayı bizim için daha "yaşanılası bir yer" yaparlar.İnsanın bireysel özü, kendi "içindedir" ama onun bilinebilmesi için kendi dışıyla "nesnel" ilişkiye girmesi koşuldur; çünkü bireysel öz, nesnel ilişkide "okunabilir" : bu yolla bireysel öz, kendini "toplumsal öze taşır": toplumsal öz, "yok sayılmamak" için sevgi, acı, neşe, v.b duygu düşünce durumlarıyla kendini "simge" biçiminde güncelleştirir: artık o, "yadsınmaz" bir toplumsallıktır.Hiçbir şeye sahip olmayan insan önce kendi "varlığını" taşımasını öğrendi; sonra doğanın dilini, yani "simge dilini" duyular yoluyla çözdü: Gökyüzünün berraklığında "sevgi-aşkı" siyahlığında "korku"yu gördü. Rüzgarın alçalıp yükseldiğinde, yıldızların yanıp sönüşünde, gündüz ile gecenin yer değiştirişinde "hikmeti" aradı. Doğanın çıkardığı her seste simgeleri keşfetti; simgelerin tamamında sözün "sırrına" erdi. Evreni "küçük bir nokta"ya, küçük bir nokta olarak algıladıkları kendilerini "verene" dönüştürdüklerinde "sonsuz boşluktan" ya da varlıkların özünden hakikat üretti."Hakikatin izinde "varlığın da yokluğun da bir olduğunu" ya da iyilik ile kötülüğün eş olduğunu" öğrendi.Yaşamdan uzaklaşırsan "simge" senden sakınır; "hiçlik" seninle alay eder; yaşam kendi oyununu oynadığında "hiçlik" simge "doğurup" kendi geleceğini seyreder; yaşamın kendi oyunu "ölüm" tarafından kuşatılmış bir sahnede oynanan bir "trajedidir" çoğunlukla. Bu trajedide her simge "tutunulacak bir daldır.
- Açıklama
Simgelerin de bir "amacı" vardır: Zamanın tersine çevrilmezliğine "başkaldırmak" ve insanı, tanrıların mitsel kahramanların başlangıç zamanına "taşımak", geçmişi "yakalamak" geleceği "kurmak" gibi. Çoğunluk "sömürü düzeninde tüketilemeyen", ne olduğu kendi "sessizliğinde saklı" bulunan, yeri zamanı geldiğinde dışa vuracak olan "hiçliğin" kimliklendirilmiş biçimleri olarak çıkarlar karşımıza simgeler. Bir şeyin nasıl varlığa geldiğini nasıl beslenip büyütüldüğünü anlatan karmaşık birer "kültür gerçekliğidir"ler. Her şeyin insanla "konuşmasını" sağlayan "şifre alfabe" nin harfleridir bir bakıma ya da "hiçliğin çocuklar"; eyleme geçtiklerinde, yani güncellendiklerinde "yaşamın sertliğini alırlar" ve dünyayı bizim için daha "yaşanılası bir yer" yaparlar.İnsanın bireysel özü, kendi "içindedir" ama onun bilinebilmesi için kendi dışıyla "nesnel" ilişkiye girmesi koşuldur; çünkü bireysel öz, nesnel ilişkide "okunabilir" : bu yolla bireysel öz, kendini "toplumsal öze taşır": toplumsal öz, "yok sayılmamak" için sevgi, acı, neşe, v.b duygu düşünce durumlarıyla kendini "simge" biçiminde güncelleştirir: artık o, "yadsınmaz" bir toplumsallıktır.Hiçbir şeye sahip olmayan insan önce kendi "varlığını" taşımasını öğrendi; sonra doğanın dilini, yani "simge dilini" duyular yoluyla çözdü: Gökyüzünün berraklığında "sevgi-aşkı" siyahlığında "korku"yu gördü. Rüzgarın alçalıp yükseldiğinde, yıldızların yanıp sönüşünde, gündüz ile gecenin yer değiştirişinde "hikmeti" aradı. Doğanın çıkardığı her seste simgeleri keşfetti; simgelerin tamamında sözün "sırrına" erdi. Evreni "küçük bir nokta"ya, küçük bir nokta olarak algıladıkları kendilerini "verene" dönüştürdüklerinde "sonsuz boşluktan" ya da varlıkların özünden hakikat üretti."Hakikatin izinde "varlığın da yokluğun da bir olduğunu" ya da iyilik ile kötülüğün eş olduğunu" öğrendi.Yaşamdan uzaklaşırsan "simge" senden sakınır; "hiçlik" seninle alay eder; yaşam kendi oyununu oynadığında "hiçlik" simge "doğurup" kendi geleceğini seyreder; yaşamın kendi oyunu "ölüm" tarafından kuşatılmış bir sahnede oynanan bir "trajedidir" çoğunlukla. Bu trajedide her simge "tutunulacak bir daldır.
Format:Kitap
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim616,00616,002320,32640,643217,65652,966110,88665,28975,29677,60Finansbank KartlarıTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim616,00616,002320,32640,643217,65652,966110,88665,28975,29677,60Bonus KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim616,00616,002320,32640,643217,65652,966110,88665,28975,29677,60Paraf KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim616,00616,002320,32640,643217,65652,966110,88665,28975,29677,60Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim616,00616,002320,32640,643217,65652,966110,88665,28975,29677,60World KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim616,00616,002320,32640,643217,65652,966110,88665,28975,29677,60Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim616,00616,002--3--6--9--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yayınevinin Diğer Kitapları
- Yazarın Diğer Kitapları