Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
Ünlü Yazarlardan Öykü Dizisi Seti (10 Kitap) - Halkkitabevi

Ünlü Yazarlardan Öykü Dizisi Seti (10 Kitap)

Stok Kodu
9789755000100
Boyut
14x21
Sayfa Sayısı
1760
Basım Yeri
İstanbul
Basım Tarihi
2015
Resimleyen
e4abe0b2fdcc47e48f2d63dbf5f38fbe
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
9789755000100
553708
Ünlü Yazarlardan Öykü Dizisi Seti (10 Kitap)
Ünlü Yazarlardan Öykü Dizisi Seti (10 Kitap)
291.00

Bir Gencin Acıklı Öyküsü Yazı yazmak çin okyanus sahillerine giden bir yazar sabaha karşı danseder gibi hareketler yapan birini görür. Biraz yaklaşınca bir gencin sahile vuran deniz yıldızlarını birer birer alıp okyanusa fırtallığını farkeder. Genç adama yaklaşır ve sorar. - Neden bu deniz yıldızlarını okyanusa atıyorsun? Genç adan şöyle cevap verir: - Birazdan güneş yükselip sular çekilecek. Onları suya atmazsam ölecekler. Bunun üzerine yazar: - Kilometrelerce sahil binlerce deniz yıldızı var. Bunların hepsini nasıl kurtaracaksın? Ne farkeder ki der. Genç adam eğilip yerden birdeniz yıldızı daha alır okyanusa fırlatır. - Onun için farketti ama. Derdimi Kime Anlatsam Dağın birinde bir bilge kişi yaşarmış. Herkes tarafından sayılır sevilirmiş. Gençlerden biri bilgenin bilgeliğini kabul etmeyip maskesini düşürmek istemiş ve bir plan kurmuş. Küçük bir kuşu avucunun arasına yerleştirmiş ve bilgeye sormuş; -Söyle bilge avuçlarımın arasındaki bu kuş ölü mü diri mi? Bilge şöyle bakmış ve demiş ki -Evlat! Ölü desem avuçlarını açıp kuşu uçuracaksın diri desem sıkıp öldüreceksin. Ellerinde yaşam ve ölümü birlikte tutuyorsun gel bu kararı bana verdirme kendin ver! Gülistan Bir adam hileyle kuşun birini tuzağa düşürerek yakaladı. Kuş dile geldi yalvardı: ''Ey ulu insan sen koyunları öküzleri yedin bir çok deveyi kurban ettin. Bu dünyada onlarla bile doymadın benimle mi doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt vereceğim. Bunlara uyarsan her müşkülün hallolur. Birincisini elindeyken vereyim eğer beğenirsen beni bırakırsın. İkincisini şu dama konarken üçüncüsünü de şu ulu ağaçta söylerim'' dedi. Adam kuşu sıkı sıkıya tutarak: ''Haydi söyle bakalım eğer beğenirsem seni bırakırım'' dedi. ''Kuşçağız ilk öğüdünü söyledi: ''Olmayacak sözü kim söylerse söylesin inanma'' dedi. Adam öğüdünü beğenerek kuşu bıraktı. Kuş uçarak damın saçağına kondu. İkinci öğüdünü söyledi: ''Geçmiş gitmiş şeylere kaçmış fırsatlara ah vah etme.'' dedi. Sonra biraz geriye çekilerek orada bulunana ulu ağaca kondu: ''Benim karnımda on bir dirhem ağırlığında paha biçilmez bir inci vardı. Eğer beni kaçırmasaydın o şimdi senin olacaktı.'' dedi. Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye saçını başını yolmaya başladı. Bunu gören kuş seslendi: ''Ben sana geçmiş gitmiş fırsatlar için ah vah edip üzülme demedim mi? Madem fırsatı kaçırdın neden üzülüp duruyorsun? Ya öğüdümü dinlemedin yahut da sağırsın. Ayrıca sana olmayacak şeye inanma demedim mi? Benim bütün ağırlığım üç dirhem karnımda nasıl on bir dirhem ağırlığında inci bulunabilir?'' Bunun üzerine adam kendi kendine: ''Şimdi söylediklerini daha iyi anladım. Haydi şimdi de üçüncü öğüdünü söyle bakayım'' dedi. Kuş: ''Allah için o iki öğüdü güzelce tuttun da benden üçüncüsünü mü istiyorsun? Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek çorak toprağa tohum atmak gibidir. Aptallık ve bilgisizlik yırtığı yama tutmaz.'' diyerek uçup gitti. Hayat Bir Mucizedir Hintli bir yaşlı usta çırağının sürekli herşeyden şikayet etmesinden bıkmıştır. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan bu çırak döndüğünde yaşlı usta ona bir avuç tuzu bir bardak suya atıp içmesini söyler. Çırak yaşlı adamın dediğini yapar ama içmez ağzındakileri tükürmeye balar. Tadı nasıl? diye soran yaşlı adama öfkeyle acı diye cevap verir. Usta gülerek çırağı kolundan tutar ve dışarı çıkarır. Sessizce az ilerideki gölün kıyısına götürür ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp gölden su içmesini söyler. Söyleneni yapan çırak ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken usta aynı soruyu sorar. Tadı nasıldı? Kadının Ruh Hali Sevildiğini hisseden kadın kadar çekilmez bir şey yoktur.. Kadının gerçekte namert ve tehlikeli olan tabiatı öyle bir safhada adeta öldürücü bir mahiyet alır. Yabani kedilikten zehirli yılanlığa geçer ve gitgide hayalimizin ölçemeyeceği kadar derin nihayetsiz ve tuzlu kötülük denizinde gülerek çırılçıplak yüzmeye başlar. Mutluluğun Yanıbaşında Uzakdoğu'da bir budist tapınağı bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu o yüzden kapıda herhangi bir tokmak çan veya zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı içerdeki budist kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yabancı tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.. Ölüme Meydan Okuyan Adam Savaşın en kanlı günlerinden bir gün..Asker en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu: -Teğmenim fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilirmiyim? Delirdin mi? der gibi baktı teğmen. -Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş.. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatınıda tehlikeye atma sakın. Asker ısrar etti ve teğmen peki dedi. Git o zaman. İnanılması güç mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Herşeye Karşı Sevgi Bir gün ermişlerden birine sormuşlar: "Sevginin sözünü edenler ile sevgiyi gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır?" "Bakın göstereyim" demiş ermiş. Bir sofra hazırlamış. Bu sofraya sevgiyi dilinden düşürmeyen ama dilden gömülü indirmeyen kişileri çağırmışlar. Hepsi yerlerine oturmuşlar. Derken sıcak çorbalak ve arkasından da "derviş kaşığı" denilen bir metre boyunda kaşıklar gelmiş. Ermiş: "Bu kaşıkların sapının ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir şart koşmuş. "Öyle kaşığın çukur kısmına yakın yerden tutmak yok. "Peki" demişler ve çorbayı içmeye başlamışlar. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden sofradaki hiç kimse çorbayı döküp saçmadan bir türlü ağzına göremiyorlarmış. En sonunda bakmışlar bu iş olmuyor çorbadan vezgeçmişler öylece aç aç kalkmışlar sofradan. Yalnız Adamın Düşleri "Elde ettiği güç ile insanlığın üzerine çıkan biri insanlığa özgü zayıflıkların üzerinde olmalıdır yoksa bu güç fazlalığı onu diğer insanların hatta bu güce sahip olmadan önceki kendisinin bile altına indirir... "Özgürlüğün insanın canının istediğini yapması demek olduğuna hiçbir zaman inanmadım. Özgürlük daha çok yapmak istemediğiniz yapmamaktır... "Yalan söylemenin açıklanması gereken bir gerçeğin saklanması olduğunu bir felsefe kitabında okuduğumu anımsıyorum. Bu tanıma göre söylenmesi zorunlu olmayan bir gerçeğin söylenmemesi yalan sayılmaz; ama birinin gerçeği söylememekle kalmayıp tam tersini söylemesi yalan söylemek sayılır mı sayılmaz mı? Tanıma göre o kişinin yalan söylediği söylenemez. Çünkü borçlu olmadığı birine sahte para veren kişi hiç kuşkusuz onu aldatmaktadır. Ama onu soymamaktadır..." Anı deneme roman öykü düzyazı şiir ya da daha önce bilinen herhangi bir türe kolayca sokulmayan kısalığına karşın Fransız yazısının en güzel metinlerinden biri kabul edilen "İtiraflar'ın devamı niteliğindeki "Yalnız Gezerin Düşleri" aslında "İtiraflar"dan çok farklıdır. Kültür ve yazını çok derinden etkilmemiş yorgun bezgin umutsuz bir filozofun yaşamının bir muhasebesi bir içe bakışın bir iç hesaplaşmanın metnidir. Düşünmekten korkmayan ve zaman zaman durup "ben kimim?" diyebilenlerin okumak isteyeceği türden bir metindir. Yaşamın Anlamı Bir gün çok zengin bir adam oğlunu yanına alarak insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermek için onu bir köye götürdü. Çok fakir bir ailenin evinde bir gün bir gece geçirdiler. Şehre dönerken baba oğluna sordu: "Yolculuğumuzu nasıl buldun?" "Çok güzeldi babacığım" diye cevap verdi oğlu. "İnsanların ne kadar fakir olabileceğini gördün değil mi?" "Evet." "Peki ne öğrendin?" "Şunu gördüm" dedi oğlu: "Bizim evde bir köpeğimiz onların dört köpeği var.

  • Açıklama
    • Bir Gencin Acıklı Öyküsü Yazı yazmak çin okyanus sahillerine giden bir yazar sabaha karşı danseder gibi hareketler yapan birini görür. Biraz yaklaşınca bir gencin sahile vuran deniz yıldızlarını birer birer alıp okyanusa fırtallığını farkeder. Genç adama yaklaşır ve sorar. - Neden bu deniz yıldızlarını okyanusa atıyorsun? Genç adan şöyle cevap verir: - Birazdan güneş yükselip sular çekilecek. Onları suya atmazsam ölecekler. Bunun üzerine yazar: - Kilometrelerce sahil binlerce deniz yıldızı var. Bunların hepsini nasıl kurtaracaksın? Ne farkeder ki der. Genç adam eğilip yerden birdeniz yıldızı daha alır okyanusa fırlatır. - Onun için farketti ama. Derdimi Kime Anlatsam Dağın birinde bir bilge kişi yaşarmış. Herkes tarafından sayılır sevilirmiş. Gençlerden biri bilgenin bilgeliğini kabul etmeyip maskesini düşürmek istemiş ve bir plan kurmuş. Küçük bir kuşu avucunun arasına yerleştirmiş ve bilgeye sormuş; -Söyle bilge avuçlarımın arasındaki bu kuş ölü mü diri mi? Bilge şöyle bakmış ve demiş ki -Evlat! Ölü desem avuçlarını açıp kuşu uçuracaksın diri desem sıkıp öldüreceksin. Ellerinde yaşam ve ölümü birlikte tutuyorsun gel bu kararı bana verdirme kendin ver! Gülistan Bir adam hileyle kuşun birini tuzağa düşürerek yakaladı. Kuş dile geldi yalvardı: ''Ey ulu insan sen koyunları öküzleri yedin bir çok deveyi kurban ettin. Bu dünyada onlarla bile doymadın benimle mi doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt vereceğim. Bunlara uyarsan her müşkülün hallolur. Birincisini elindeyken vereyim eğer beğenirsen beni bırakırsın. İkincisini şu dama konarken üçüncüsünü de şu ulu ağaçta söylerim'' dedi. Adam kuşu sıkı sıkıya tutarak: ''Haydi söyle bakalım eğer beğenirsem seni bırakırım'' dedi. ''Kuşçağız ilk öğüdünü söyledi: ''Olmayacak sözü kim söylerse söylesin inanma'' dedi. Adam öğüdünü beğenerek kuşu bıraktı. Kuş uçarak damın saçağına kondu. İkinci öğüdünü söyledi: ''Geçmiş gitmiş şeylere kaçmış fırsatlara ah vah etme.'' dedi. Sonra biraz geriye çekilerek orada bulunana ulu ağaca kondu: ''Benim karnımda on bir dirhem ağırlığında paha biçilmez bir inci vardı. Eğer beni kaçırmasaydın o şimdi senin olacaktı.'' dedi. Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye saçını başını yolmaya başladı. Bunu gören kuş seslendi: ''Ben sana geçmiş gitmiş fırsatlar için ah vah edip üzülme demedim mi? Madem fırsatı kaçırdın neden üzülüp duruyorsun? Ya öğüdümü dinlemedin yahut da sağırsın. Ayrıca sana olmayacak şeye inanma demedim mi? Benim bütün ağırlığım üç dirhem karnımda nasıl on bir dirhem ağırlığında inci bulunabilir?'' Bunun üzerine adam kendi kendine: ''Şimdi söylediklerini daha iyi anladım. Haydi şimdi de üçüncü öğüdünü söyle bakayım'' dedi. Kuş: ''Allah için o iki öğüdü güzelce tuttun da benden üçüncüsünü mü istiyorsun? Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek çorak toprağa tohum atmak gibidir. Aptallık ve bilgisizlik yırtığı yama tutmaz.'' diyerek uçup gitti. Hayat Bir Mucizedir Hintli bir yaşlı usta çırağının sürekli herşeyden şikayet etmesinden bıkmıştır. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan bu çırak döndüğünde yaşlı usta ona bir avuç tuzu bir bardak suya atıp içmesini söyler. Çırak yaşlı adamın dediğini yapar ama içmez ağzındakileri tükürmeye balar. Tadı nasıl? diye soran yaşlı adama öfkeyle acı diye cevap verir. Usta gülerek çırağı kolundan tutar ve dışarı çıkarır. Sessizce az ilerideki gölün kıyısına götürür ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp gölden su içmesini söyler. Söyleneni yapan çırak ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken usta aynı soruyu sorar. Tadı nasıldı? Kadının Ruh Hali Sevildiğini hisseden kadın kadar çekilmez bir şey yoktur.. Kadının gerçekte namert ve tehlikeli olan tabiatı öyle bir safhada adeta öldürücü bir mahiyet alır. Yabani kedilikten zehirli yılanlığa geçer ve gitgide hayalimizin ölçemeyeceği kadar derin nihayetsiz ve tuzlu kötülük denizinde gülerek çırılçıplak yüzmeye başlar. Mutluluğun Yanıbaşında Uzakdoğu'da bir budist tapınağı bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu o yüzden kapıda herhangi bir tokmak çan veya zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı içerdeki budist kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yabancı tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.. Ölüme Meydan Okuyan Adam Savaşın en kanlı günlerinden bir gün..Asker en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu: -Teğmenim fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilirmiyim? Delirdin mi? der gibi baktı teğmen. -Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş.. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatınıda tehlikeye atma sakın. Asker ısrar etti ve teğmen peki dedi. Git o zaman. İnanılması güç mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Herşeye Karşı Sevgi Bir gün ermişlerden birine sormuşlar: "Sevginin sözünü edenler ile sevgiyi gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır?" "Bakın göstereyim" demiş ermiş. Bir sofra hazırlamış. Bu sofraya sevgiyi dilinden düşürmeyen ama dilden gömülü indirmeyen kişileri çağırmışlar. Hepsi yerlerine oturmuşlar. Derken sıcak çorbalak ve arkasından da "derviş kaşığı" denilen bir metre boyunda kaşıklar gelmiş. Ermiş: "Bu kaşıkların sapının ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir şart koşmuş. "Öyle kaşığın çukur kısmına yakın yerden tutmak yok. "Peki" demişler ve çorbayı içmeye başlamışlar. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden sofradaki hiç kimse çorbayı döküp saçmadan bir türlü ağzına göremiyorlarmış. En sonunda bakmışlar bu iş olmuyor çorbadan vezgeçmişler öylece aç aç kalkmışlar sofradan. Yalnız Adamın Düşleri "Elde ettiği güç ile insanlığın üzerine çıkan biri insanlığa özgü zayıflıkların üzerinde olmalıdır yoksa bu güç fazlalığı onu diğer insanların hatta bu güce sahip olmadan önceki kendisinin bile altına indirir... "Özgürlüğün insanın canının istediğini yapması demek olduğuna hiçbir zaman inanmadım. Özgürlük daha çok yapmak istemediğiniz yapmamaktır... "Yalan söylemenin açıklanması gereken bir gerçeğin saklanması olduğunu bir felsefe kitabında okuduğumu anımsıyorum. Bu tanıma göre söylenmesi zorunlu olmayan bir gerçeğin söylenmemesi yalan sayılmaz; ama birinin gerçeği söylememekle kalmayıp tam tersini söylemesi yalan söylemek sayılır mı sayılmaz mı? Tanıma göre o kişinin yalan söylediği söylenemez. Çünkü borçlu olmadığı birine sahte para veren kişi hiç kuşkusuz onu aldatmaktadır. Ama onu soymamaktadır..." Anı deneme roman öykü düzyazı şiir ya da daha önce bilinen herhangi bir türe kolayca sokulmayan kısalığına karşın Fransız yazısının en güzel metinlerinden biri kabul edilen "İtiraflar'ın devamı niteliğindeki "Yalnız Gezerin Düşleri" aslında "İtiraflar"dan çok farklıdır. Kültür ve yazını çok derinden etkilmemiş yorgun bezgin umutsuz bir filozofun yaşamının bir muhasebesi bir içe bakışın bir iç hesaplaşmanın metnidir. Düşünmekten korkmayan ve zaman zaman durup "ben kimim?" diyebilenlerin okumak isteyeceği türden bir metindir. Yaşamın Anlamı Bir gün çok zengin bir adam oğlunu yanına alarak insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermek için onu bir köye götürdü. Çok fakir bir ailenin evinde bir gün bir gece geçirdiler. Şehre dönerken baba oğluna sordu: "Yolculuğumuzu nasıl buldun?" "Çok güzeldi babacığım" diye cevap verdi oğlu. "İnsanların ne kadar fakir olabileceğini gördün değil mi?" "Evet." "Peki ne öğrendin?" "Şunu gördüm" dedi oğlu: "Bizim evde bir köpeğimiz onların dört köpeği var.

      Format
      :
      Kitap
  • Taksit Seçenekleri
    • Axess Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      291,00   
      291,00   
      2
      151,32   
      302,64   
      3
      102,82   
      308,46   
      6
      52,38   
      314,28   
      9
      35,57   
      320,10   
      Finansbank Kartları
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      291,00   
      291,00   
      2
      151,32   
      302,64   
      3
      102,82   
      308,46   
      6
      52,38   
      314,28   
      9
      35,57   
      320,10   
      Bonus Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      291,00   
      291,00   
      2
      151,32   
      302,64   
      3
      102,82   
      308,46   
      6
      52,38   
      314,28   
      9
      35,57   
      320,10   
      Paraf Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      291,00   
      291,00   
      2
      151,32   
      302,64   
      3
      102,82   
      308,46   
      6
      52,38   
      314,28   
      9
      35,57   
      320,10   
      Maximum Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      291,00   
      291,00   
      2
      151,32   
      302,64   
      3
      102,82   
      308,46   
      6
      52,38   
      314,28   
      9
      35,57   
      320,10   
      World Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      291,00   
      291,00   
      2
      151,32   
      302,64   
      3
      102,82   
      308,46   
      6
      52,38   
      314,28   
      9
      35,57   
      320,10   
      Diğer Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      291,00   
      291,00   
      2
      -   
      -   
      3
      -   
      -   
      6
      -   
      -   
      9
      -   
      -   
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
  • Yayınevinin Diğer Kitapları
  • Yazarın Diğer Kitapları
Kapat