Unutulmayacak Zulüm: Karanlığı Yırtan Kırk Çığlık
Başörtüsü kimileri için sadece siyasi simge olarak görülürken, kimileri için ise inancının bir gereği olarak, din ve inanç özgürlüğüyle eş manaya gelmektedir. Başörtüsünün kamuda kullanımı maalesef ki ülkemizde (yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede) uzun yıllar büyük tartışmalara yol açmıştır. Konunun siyasi bir simge ya da bir bez parçasından ibaret olmadığı, uygulanan yasağın aslında din ve inanç özgürlüğüne yapılmış bir saldırı girişimi olduğu, çok ağır bedeller ödenen yıllar neticesinde nihayet anlaşılmıştır.
Bu yasaktan en çok etkilenenlerse inancı gereği başörtüsüyle okumak isteyen üniversiteli genç kızlar olmuştur. Bu uğurda çok mücadeleler verilmiştir. Kimileri dereceyle kazandıkları okulları yarım bırakmak zorunda kalırken kimileri de çeşitli yöntemlerle başlarını açmaya mecbur bırakılmıştır. Başörtüsü yasağına ilişkin gözümüzde canlanan birçok sahne şu günde bile gözlerimizi doldurmaya yetmektedir. “Başörtüsü üzerine peruk yapılır.” ilanları o dönemi yaşamış ve bedelini ödemiş olan birçok insanın benliğinde silinmez bir iz olarak kalacaktır. Okullarını dereceyle bitirdiği halde mezuniyet törenini ağlayarak terk eden genç kızlar hep hatırlanacaktır. Aslan gibi evlat yetiştirip vatana asker yollayan bir ananın oğlunun yemin törenini sadece başörtülü olduğu için dikenli teller ardında seyredişi bir utanç olarak aklımızın, gönlümüzün bir köşesinde hep kalacaktır. Hatta ki bu ülke milletin oylarıyla meclise girmiş bir kadın milletvekilinin bile sırf başörtülü olduğu için, nasıl bir hakarete maruz kaldığını görmüş geçirmiştir.
Maalesef ki, bir dönem ülkemizde başörtülülere yapılan muamele, bu şanlı milletin tarihinde azınlıklara bile yapılmamıştır. Toplumumuzda bir gurup, dış güçlerin de etkisiyle ve de pervasızca insanların başörtüsüne saldırmış; yani dinî inanç özgürlüğünü kısıtlamak istemiştir. Bu yasakla birlikte eğitim, çalışma ve daha iyi şartlarda yaşama özgürlüğü de kısıtlanmıştır. Uzun süren mücadeleler ve yapılan yasal değişiklikler sonucunda yasak kalkmış, başörtüyle birlikte insanların inanç ve düşünce özgürlükleri bir nebze de olsa iade edilmiştir.
Haklı olunan başörtüsü davası nihayetinde kazanılırken, yitip giden mana ise bambaşka bir davadır. Neler yapılabilir, yitirilen mana ne vakit ve nasıl geri kazanılır, bilinmez; fakat mücadelemiz, umudumuz ve inancımız daimdir…
- Açıklama
Başörtüsü kimileri için sadece siyasi simge olarak görülürken, kimileri için ise inancının bir gereği olarak, din ve inanç özgürlüğüyle eş manaya gelmektedir. Başörtüsünün kamuda kullanımı maalesef ki ülkemizde (yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede) uzun yıllar büyük tartışmalara yol açmıştır. Konunun siyasi bir simge ya da bir bez parçasından ibaret olmadığı, uygulanan yasağın aslında din ve inanç özgürlüğüne yapılmış bir saldırı girişimi olduğu, çok ağır bedeller ödenen yıllar neticesinde nihayet anlaşılmıştır.
Bu yasaktan en çok etkilenenlerse inancı gereği başörtüsüyle okumak isteyen üniversiteli genç kızlar olmuştur. Bu uğurda çok mücadeleler verilmiştir. Kimileri dereceyle kazandıkları okulları yarım bırakmak zorunda kalırken kimileri de çeşitli yöntemlerle başlarını açmaya mecbur bırakılmıştır. Başörtüsü yasağına ilişkin gözümüzde canlanan birçok sahne şu günde bile gözlerimizi doldurmaya yetmektedir. “Başörtüsü üzerine peruk yapılır.” ilanları o dönemi yaşamış ve bedelini ödemiş olan birçok insanın benliğinde silinmez bir iz olarak kalacaktır. Okullarını dereceyle bitirdiği halde mezuniyet törenini ağlayarak terk eden genç kızlar hep hatırlanacaktır. Aslan gibi evlat yetiştirip vatana asker yollayan bir ananın oğlunun yemin törenini sadece başörtülü olduğu için dikenli teller ardında seyredişi bir utanç olarak aklımızın, gönlümüzün bir köşesinde hep kalacaktır. Hatta ki bu ülke milletin oylarıyla meclise girmiş bir kadın milletvekilinin bile sırf başörtülü olduğu için, nasıl bir hakarete maruz kaldığını görmüş geçirmiştir.
Maalesef ki, bir dönem ülkemizde başörtülülere yapılan muamele, bu şanlı milletin tarihinde azınlıklara bile yapılmamıştır. Toplumumuzda bir gurup, dış güçlerin de etkisiyle ve de pervasızca insanların başörtüsüne saldırmış; yani dinî inanç özgürlüğünü kısıtlamak istemiştir. Bu yasakla birlikte eğitim, çalışma ve daha iyi şartlarda yaşama özgürlüğü de kısıtlanmıştır. Uzun süren mücadeleler ve yapılan yasal değişiklikler sonucunda yasak kalkmış, başörtüyle birlikte insanların inanç ve düşünce özgürlükleri bir nebze de olsa iade edilmiştir.
Haklı olunan başörtüsü davası nihayetinde kazanılırken, yitip giden mana ise bambaşka bir davadır. Neler yapılabilir, yitirilen mana ne vakit ve nasıl geri kazanılır, bilinmez; fakat mücadelemiz, umudumuz ve inancımız daimdir…Format:Kitap
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim50,0050,00226,0052,00317,6753,0069,0054,0096,1155,00Finansbank KartlarıTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim50,0050,00226,0052,00317,6753,0069,0054,0096,1155,00Bonus KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim50,0050,00226,0052,00317,6753,0069,0054,0096,1155,00Paraf KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim50,0050,00226,0052,00317,6753,0069,0054,0096,1155,00Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim50,0050,00226,0052,00317,6753,0069,0054,0096,1155,00World KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim50,0050,00226,0052,00317,6753,0069,0054,0096,1155,00Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim50,0050,002--3--6--9--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yayınevinin Diğer Kitapları
- Yazarın Diğer Kitapları