Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
Yeni
Ursula K. Le Guin Kurgusunda Ataerkillik, Kapitalizm ve Ekofeminizm -

Ursula K. Le Guin Kurgusunda Ataerkillik, Kapitalizm ve Ekofeminizm

Stok Kodu
9786253964504
Boyut
13x21
Sayfa Sayısı
270
Baskı
1
Basım Tarihi
2024-12
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
250,00TL
%7 İNDİRİM
232,50TL
Taksitli fiyat : 9 x 28,42TL
Stokta var
9786253964504
1006256
Ursula K. Le Guin Kurgusunda Ataerkillik, Kapitalizm ve Ekofeminizm
Ursula K. Le Guin Kurgusunda Ataerkillik, Kapitalizm ve Ekofeminizm
232.50

Sanayi Devrimi’nden itibaren hızlanan sosyo-ekonomik değişimler, erkin toplumsal konumu, kaynakların kontrolü ve mülkiyet meselelerinde giderek erkeğin lehine yeni güç dinamiklerini teşvik etmiştir. Bu yapılar, ataerkil normların yerleşik hale gelmesiyle kadınları sistematik olarak marjinalleştiren ve erkek otoritesini pekiştiren kültürel, dini ve yasal uygulamalarla daha da güçlendirilmiştir. Kapitalizm, ataerkilliğin en son ifadesi olarak, ataerkil ideolojilerin içinde gömülü olduğu ekonomik bir sistemdir. Feodalizmin çöküşüne denk gelen sistemin yükselişi, ataerkil yönetim anlayışlarıyla etkileşim içine girerek kadınların ekonomik ve toplumsal konumlarını ikincil pozisyonlara indirgemiştir. Temel argümanını doğanın ve kadının sömürüsüne yönelik eleştiriden alan ekofeminizm, ekolojik ve feminist teorileri birleştiren; geleneksel güç dinamiklerine meydan okuyan ve Batı felsefesini şekillendiren dikotomilerin hiyerarşik örüntülerine karşı çıkan bir yaklaşımdır. 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının önemli yazarlarından Ursula K. Le Guin, ekofeminizmin savunuculuğunu yaptığı konuları, anarşist ve Taoist bir yaklaşımla, spekülatif kurgularında alternatif modeller sunarak işler. Dünyaya Orman Denir, Mülksüzler ve Lavinia adlı romanlarında, Le Guin, ekofeminist ve anarşist ütopyalar ile kapitalist ataerkil toplumsal yapılar arasındaki gerilimi müzakere havasında sunar. Eserlerde, merkeziyetçi güç dinamiklerinin olmadığı alternatif dünyalarda bireysel özgürlüklerin korunmasının etik ve pratik sınırları gösterilirken, ütopyaların da kusurlu olabileceği kabul edilerek dinamik ve idealleştirilmemiş toplum anlayışları savunulur.

Kapat