Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü - Halkkitabevi

Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolüİslam Medeniyetinde Tercümeler ve Tesirleri Seçme Eserleri 6

Stok Kodu
9786053602859
Boyut
16x23
Sayfa Sayısı
315
Baskı
5
Basım Tarihi
2020-03
Resimleyen
2c55611c3831498aa3fb8b5af16a7a5c
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
9786053602859
425741
Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü
Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü İslam Medeniyetinde Tercümeler ve Tesirleri Seçme Eserleri 6
26.24

(1901-1974) İstanbul'da doğdu. Mülkiye'den mezun oldu, 1924-33 arasında çeşitli kentlerin liselerinde tarih, coğrafya, psikoloji ve sosyoloji öğretmenliği yaptı. 1933'teki Üniversite Reformu ile İstanbul Üniversitesi'nde görevlendirildi. 1940'ta felsefe profesörü oldu. Sosyoloji Bölümü'nün kurulmasını ve kurumsallaşmasını sağladı. 1944-48 yıllarında İTÜ'nün daveti üzerine sanat tarihini dersleri verdi. Çalışmalarını uluslararası platformda da sürdürdü. UNESCO Üyeliğini'nin ardından ISA'nın (Uluslararası Sosyoloji Derneği) kurucusu üyesi, sonra da başkan yardımcısı oldu ve 1953'te 15. Uluslararası Sosyoloji Kongresi'nin İstabul'da düzenlenmesini sağladı. Genç yaşında başladığı, sosyolojiden felsefeye, tarihten edebiyata ve sanata uzanan çeşitli alanları bütünleştiren yayın faaliyetini vefatına dek kesintisiz sürdürdü. Kültür ve düşünce dünyamızdaki etkisi, ünlü felsefeci Hans Reichenbach'a "Bu adam beyin oburluğuna tutulmuş" dedirtecek denli etkindir. Geride bıraktığı 1300'ü aşkın makale ile aralarında Çağdaş Düşünce Tarihi, Aşk Ahlâkı, 20. Yüzyıl Filozofları, Uyanış Devirlerinde Tercüman Rolü'nün de yer aldığı 50'yi aşkın kitapla sürüyor. "Medeniyet sürekli bir yürüyüştür. Her ulus, büyük medeni akışla birleşen ve ona karışan yeni bir sudur. O kendinden bir şeyler getirir; fakat onu büyük akışa katmasını bilmezse hiçbir şey yapmış olmayacaktır. Medeni akışa ayak uydurmak demek ona karıştığı yere kadar bütün fikir mahsullerini tanımak ve onlarla yoğrulmak demektir. Kendi içine kapanmış, başkalarından habersiz ve kendi kendine doğup büyüyen, devresini tamamlayan medeniyetler yoktur. Eski Sümer ve Mısır Yunan’a, Yunan Latin’e ve İslam’a, İslam ve Latin dünyaları Rönesans vasıtasıyla Avrupa medeniyetine ulaşır. Bu sürekli yoldan ayrılan ve ayrı kalan dallar kendi kendine çürüyüp düşmeğe mahkûmdur: Eski Amerika medeniyetleri bundan dolayı yarım kalmış ve yemişlerini vermeden kaybolup gitmiştir. Bizim için lazım olan eski İslam ve yeni Avrupa uyanışlarında olduğu gibi çok sistemli ve hararetli bir tercüme faaliyeti canlandırmaktır. Tanzimat’tan beri geç kalınan bu yola girmenin tam zamanıdır ve şükredelim ki girilmiştir." Hilmi Ziya Ülken

Kapat