Yeni Materyalizm
Quentin Meillassoux
Bizim dünyamızda yaşam ve düşünce, sonunda yine ona dönüşecekleri cansız bir maddeye dayalı olarak oluşturulur.
...
Belki tamamen canlı ve ruhani bir doğa hayal edilebilir, ancak bu durumda “madde” safdışı edilecektir – yine de Süper Kaosun ebedi ve elzem bir olasılığı olmaya devam edecektir çünkü her doğa süper kaosla yerle bir edilebilirken, saf materyal halindeki tesadüfi varlık yok edilemeyecektir.
...
“Toplumu Savunmak Gerekir” (2003) başlıklı büyüleyici dersinde bile Foucault, derininde düşünülmeden kalmış bir tarihselci ontolojinin içinden düşünüyor.
Karen Barad
“Geçmiş” değişime açıktır. Geçmiş telafi edilebilir; uzay-zaman-maddenin tekrar tekrar açılımında verimli bir biçimde yeniden şekillenebilir. Ancak arkada kalan tortu etkisi, izi silinemez. Maddeleştirici etkilerinin hafızası dünyaya kazınmıştır. Bu nedenle, geçmiş hiçbir zaman bedelsiz ya da mesuliyetten bağımsız olamaz.
...
Karşımıza çıkan şey, zamanın verili olmadığıdır; evrensel olarak verili olmaktan ziyade, çeşitli somut uygulamalar aracılığıyla zamanın ifade edildiği ve yeniden senkronize edildiğidir. Diğer bir deyişle, konum, momentum, dalga ve parçacık gibi zamanın kendisi de belirli bir olay bağlamında anlam kazanır.
...
On yıl önce sıklıkla şu soruyla karşılaşırdım: “Çalışmanız kadınlarla veya toplumsal cinsiyetle ilgili olmadığı halde feminizmle ne gibi bir alakası var?” Bu soruya cevabım elbette, “Her şeyle alakası var,” oluyordu.
Rosi Braidotti
Öznellik, daha ziyade, baskın normlar ve değerlerle yürütülen karmaşık ve sürekli müzakereler içeren, bu nedenle de farklı biçimlerde sorumluluğun söz konusu olduğu kendini üretme ya da kendini biçimlendirmeye dair bir süreç ontolojisidir.
...
Arzu asla verili değildir. Aksine, geçmişten yansıyan uzun bir gölge gibi, hareket ettikçe önümüzde ilerleyen hızla hareket eden bir ufuktur. “Bundan böyle” ile “henüz değil” arasında gidip gelen arzu, varoluşun olası biçimlerini arar. Bu biçimler, cinsellikle kesişir ve cinselliği seferber eder; ancak bunu sadece, günümüzde geçmişe oranla en yoğun şekilde şiddet yanlısı askeri baskıyı kurtarıcı ve özgürleştirici faydayla birlikte Batılı neo-imparatorluk projesiyle birleştiren toplumsal cinsiyet sistemi parametrelerini yerinden etmek için yapar.
...
Bedene dair göçebe kavrayış bedeni çok işlevli ve karmaşık olarak; hareketin, enerjinin, etkinin, arzuların ve hayallerin dönüştürücüsü olarak tanımlar. Psikanalizden öznenin üniter olmayan yapısının avantajlarını ve öznenin bilinçsiz temellerinin neşeli çıkarımlarını takdir etmeyi öğrendim.
...
Politik strateji metodoloji olarak ikiye katlanır; dönüşüm projeleri, ne kerameti kendinden menkul ne de sıkıntıdan azade öznenin radikal bir şekilde yeniden konumlandırılmasını gerekli kılar.
...
Alışkanlığı kırma da aşina öznenin kendisine dair alışkın olduğu normatif görgüden çıkarak geliştiği çarpıcı bir süreçtir. Referans çerçevesi, başkalarının etkileşimiyle varoluşun açık uçlu, karşılıklı ilişkiye bağlı, çoklu cinsiyetli ve türler arası geçiş hareketleri haline gelir. Özne böyle inşa edildiğinde, hümanizmin sınırlarını yerle yeksan eder.
Manuel DeLanda
Materyalist bir felsefe, zihnimizden bağımsız bir materyal dünyanın varlığını kendisine çıkış noktası olarak belirler. Ancak, bu durumda da o dünyanın yerlilerinin süreklilik arz eden kimlik kökenleri sorunuyla karşılaşılacaktır: dağlara, nehirlere, bitkilere ve hayvanlara kimliğini veren şey zihin değilse, nedir?
...
Marx'ın siyaset iktisadı tamamen a priori’dir. Tarihsel verilerle yakından ilgilenmiş (ve bu şekilde bir a posteriori kuram yaratmış) olsa da Marx'ın elindeki asıl bilgi miktarı son derece kısıtlıydı.
...
Solcular olarak bize düşen bizi Marx'a bağlayan bağı kesmek ve siyasi iktisadı yeniden icat etmektir. Deleuze ve Guattari maalesef bu konuda başarısız oldu.
...
Marx'ın değer kuramı aslında antroposentriktir: buhar makineleri, kömür, sanayi düzeni değil; sadece insan gücü değer kaynağı olarak görülür. … bunun ötesine geçmemiz ve sanayi üretimini yeniden kavramsallaştırmamız gerekiyor.
...
Özne kuramına kesinlikle ihtiyaç duyulduğuna katılıyorum, fakat bu kuram Kant'a değil Hume'a dayanmalıdır: öznel deneyimler kategorilerle kavramsal olarak düzenlenmemeli, aksine gerçekten alışıldık eylemlerin yapısının belirlediği (renge, sese, aromaya, tada, dokuya ait) güçlerden oluşmalıdır.
- Açıklama
Quentin Meillassoux
Bizim dünyamızda yaşam ve düşünce, sonunda yine ona dönüşecekleri cansız bir maddeye dayalı olarak oluşturulur.
...
Belki tamamen canlı ve ruhani bir doğa hayal edilebilir, ancak bu durumda “madde” safdışı edilecektir – yine de Süper Kaosun ebedi ve elzem bir olasılığı olmaya devam edecektir çünkü her doğa süper kaosla yerle bir edilebilirken, saf materyal halindeki tesadüfi varlık yok edilemeyecektir.
...
“Toplumu Savunmak Gerekir” (2003) başlıklı büyüleyici dersinde bile Foucault, derininde düşünülmeden kalmış bir tarihselci ontolojinin içinden düşünüyor.
Karen Barad
“Geçmiş” değişime açıktır. Geçmiş telafi edilebilir; uzay-zaman-maddenin tekrar tekrar açılımında verimli bir biçimde yeniden şekillenebilir. Ancak arkada kalan tortu etkisi, izi silinemez. Maddeleştirici etkilerinin hafızası dünyaya kazınmıştır. Bu nedenle, geçmiş hiçbir zaman bedelsiz ya da mesuliyetten bağımsız olamaz.
...
Karşımıza çıkan şey, zamanın verili olmadığıdır; evrensel olarak verili olmaktan ziyade, çeşitli somut uygulamalar aracılığıyla zamanın ifade edildiği ve yeniden senkronize edildiğidir. Diğer bir deyişle, konum, momentum, dalga ve parçacık gibi zamanın kendisi de belirli bir olay bağlamında anlam kazanır.
...
On yıl önce sıklıkla şu soruyla karşılaşırdım: “Çalışmanız kadınlarla veya toplumsal cinsiyetle ilgili olmadığı halde feminizmle ne gibi bir alakası var?” Bu soruya cevabım elbette, “Her şeyle alakası var,” oluyordu.
Rosi Braidotti
Öznellik, daha ziyade, baskın normlar ve değerlerle yürütülen karmaşık ve sürekli müzakereler içeren, bu nedenle de farklı biçimlerde sorumluluğun söz konusu olduğu kendini üretme ya da kendini biçimlendirmeye dair bir süreç ontolojisidir.
...
Arzu asla verili değildir. Aksine, geçmişten yansıyan uzun bir gölge gibi, hareket ettikçe önümüzde ilerleyen hızla hareket eden bir ufuktur. “Bundan böyle” ile “henüz değil” arasında gidip gelen arzu, varoluşun olası biçimlerini arar. Bu biçimler, cinsellikle kesişir ve cinselliği seferber eder; ancak bunu sadece, günümüzde geçmişe oranla en yoğun şekilde şiddet yanlısı askeri baskıyı kurtarıcı ve özgürleştirici faydayla birlikte Batılı neo-imparatorluk projesiyle birleştiren toplumsal cinsiyet sistemi parametrelerini yerinden etmek için yapar.
...
Bedene dair göçebe kavrayış bedeni çok işlevli ve karmaşık olarak; hareketin, enerjinin, etkinin, arzuların ve hayallerin dönüştürücüsü olarak tanımlar. Psikanalizden öznenin üniter olmayan yapısının avantajlarını ve öznenin bilinçsiz temellerinin neşeli çıkarımlarını takdir etmeyi öğrendim.
...
Politik strateji metodoloji olarak ikiye katlanır; dönüşüm projeleri, ne kerameti kendinden menkul ne de sıkıntıdan azade öznenin radikal bir şekilde yeniden konumlandırılmasını gerekli kılar.
...
Alışkanlığı kırma da aşina öznenin kendisine dair alışkın olduğu normatif görgüden çıkarak geliştiği çarpıcı bir süreçtir. Referans çerçevesi, başkalarının etkileşimiyle varoluşun açık uçlu, karşılıklı ilişkiye bağlı, çoklu cinsiyetli ve türler arası geçiş hareketleri haline gelir. Özne böyle inşa edildiğinde, hümanizmin sınırlarını yerle yeksan eder.
Manuel DeLanda
Materyalist bir felsefe, zihnimizden bağımsız bir materyal dünyanın varlığını kendisine çıkış noktası olarak belirler. Ancak, bu durumda da o dünyanın yerlilerinin süreklilik arz eden kimlik kökenleri sorunuyla karşılaşılacaktır: dağlara, nehirlere, bitkilere ve hayvanlara kimliğini veren şey zihin değilse, nedir?
...
Marx'ın siyaset iktisadı tamamen a priori’dir. Tarihsel verilerle yakından ilgilenmiş (ve bu şekilde bir a posteriori kuram yaratmış) olsa da Marx'ın elindeki asıl bilgi miktarı son derece kısıtlıydı.
...
Solcular olarak bize düşen bizi Marx'a bağlayan bağı kesmek ve siyasi iktisadı yeniden icat etmektir. Deleuze ve Guattari maalesef bu konuda başarısız oldu.
...
Marx'ın değer kuramı aslında antroposentriktir: buhar makineleri, kömür, sanayi düzeni değil; sadece insan gücü değer kaynağı olarak görülür. … bunun ötesine geçmemiz ve sanayi üretimini yeniden kavramsallaştırmamız gerekiyor.
...
Özne kuramına kesinlikle ihtiyaç duyulduğuna katılıyorum, fakat bu kuram Kant'a değil Hume'a dayanmalıdır: öznel deneyimler kategorilerle kavramsal olarak düzenlenmemeli, aksine gerçekten alışıldık eylemlerin yapısının belirlediği (renge, sese, aromaya, tada, dokuya ait) güçlerden oluşmalıdır.
Format:Kitap
- Taksit Seçenekleri
- Axess KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim70,0070,00236,4072,80324,7374,20612,6075,6098,5677,00Finansbank KartlarıTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim70,0070,00236,4072,80324,7374,20612,6075,6098,5677,00Bonus KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim70,0070,00236,4072,80324,7374,20612,6075,6098,5677,00Paraf KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim70,0070,00236,4072,80324,7374,20612,6075,6098,5677,00Maximum KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim70,0070,00236,4072,80324,7374,20612,6075,6098,5677,00World KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim70,0070,00236,4072,80324,7374,20612,6075,6098,5677,00Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim70,0070,002--3--6--9--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yayınevinin Diğer Kitapları