Ürün Sepetinize Başarıyla Eklendi
Zihin Haritaları - Halkkitabevi

Zihin HaritalarıÜtopya ve Distopyaların Kökeni

Stok Kodu
9786256694439
Boyut
13.5x21
Sayfa Sayısı
345
Baskı
1
Basım Tarihi
2025-01
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
380,00TL
%23 İNDİRİM
292,60TL
Taksitli fiyat : 9 x 35,76TL
Stokta var
9786256694439
1006919
Zihin Haritaları
Zihin Haritaları Ütopya ve Distopyaların Kökeni
292.60

Ütopya ya da distopyaları yazanlar, onların materyalist temelleri üzerinde pek durmazlar. Oysa ütopyalar ya da distopyalar nasıl adlandırılırsa adlandırılsınlar, gerçekten de düşsel dizgeler değillerdir, soyut değil somutturlar ve somutluklarını gerçekliklerinden alırlar. Ütopyalar ve distopyalar, insanoğlunun zihin haritalarında, hayal güçlerinin sınırlarında gerçek ya da gerçek olabilecek kurgular. Ütopyoların da distopyaların da toplumsal karşılıkları bulunur. Biri toplumsal gerçeklikleri, yarına ilişkin beklentileri yansıtır, diğeri daha beter bir geleceği, kaygıları… Uygarlık tarihine baktığımızda, ütopyalar, insanların daha adil, daha özgür, daha mutlu bir yaşam arayışının, daha iyi toplum düzenine ilişkin umutları simgelerken distopyalar, insanlığın kendini yok edişini, teknolojinin denetiminin yitirilmesi halinde insanlığın köleleştirebileceğini, toplumsal yozlaşmanın bireyi, toplumu, çevreyi, evreni felakete sürükleyebileceğini simgeler.
Distopik / ütopik manifestoların ideolojik kökenleri felsefi / siyasi kuramlara dayanır. Kurgusal olarak önümüze çıkan her distopik ya da ütopik yapıtın kökeni toplumsal ideolojilerdir. Nitekim ütopyalar ve distopyalar, kimi örnekleriyle bütünüyle kusursuz biçimde kendilerini temsil etmese de bu ideolojilerin gerçekleşebileceği varsayılan ya da gerçekleşmesinden kaçınılan ütopya ya da distopyalardır. Bu nedenle ‘Zihin Haritaları/Ütopya ve Distopyaların Toplumsal Kökenleri’ bütün felsefi ve ideolojik sistemleri içermek gibi bir sav taşımıyor. Aksine yazılanların yanında oldukça alçakgönüllü kalıyor. Okyanus içinde bir damla belki. Her ütopya, her distopya somut bir felsefi ve ideolojik gerçekliğe dayanıyor. Ütopyaların bugüne değin ‘hiçbir yerde’ gerçekleşmemiş olması, gerçekleşmeyeceği anlamına gelmiyor. Gerçekleşmemesi zaten distopyanın gerçekleştiğinin somut kanıtı. Distopyaların gerçekleşmiş olması da hep öyle olacağının kanıtı olarak da düşünülemez. 
Çok basit, biri varsa öteki yoktur. Yeryüzü ya ütopyadır ya da distopya.     

Kapat